Kastamonu'nun Araç ilçesinden İstanbul'a gelerek 1777 yılında Bahçekapı Semti’nde açtığı küçük şekerci dükkânında, lokum, akide vb. şekerlemeleri bizzat imal edip satmaya başlayan ve daha sonra 1817-1820 yılları arasında hac görevini yerine getirmesiyle Hacı Bekir olarak anılacak olan Şekerci Hacı Bekir Efendi, meslek hayatının ilk 30-40 yılı içinde, alanında önemli yenilikleri takip etmiş ve öncüsü olmuştur. Hacı Bekir, çıraklıktan yetiştiği şekercilik mesleğinde ustalığa eriştiğinde lokumda benzersiz bir tat yakaladı ve güllü, tarçınlı, sakızlı, portakallı, limonlu akide şekerleri geliştirdi.
Bu şöhreti saraya kadar ulaşır ve Sultan II. Mahmut döneminde şekercibaşı unvanını alır. Hacı Bekir’in ölümünün ardından şekercibaşılık babadan oğlu Mehmet Muhiddin ’e devredilir. Şekerci Hacı Bekir yurtdışı fuarlarına katılarak çeşitli gümüş ve altın madalyalar almıştır.1901yılında Mehmet Muhiddin Efendi’nin vefatının ardından hem işleri hem de şekercibaşılık unvanını oğlu Muhiddin Bey devralır. Ali Muhiddin Bey, aile mirası unvanıyla pek çok yardım kampanyası içinde yer alır. 1921 yılında yardım kampanyaları karşılığında Hacı Bekir Zade Ali Muhiddin,cemiyetin tunç madalyası ile onurlandırılır. Marka, Osmanlı Devleti’ni uluslararası etkinliklerde temsil etmeyi sürdürür. 1906 yılında Fransa’daki Nice Fuarından altın madalya ile dönünce Sultan II. Abdülhamid’den birinci mertebeden Osmanlı Nişanı köklü ailenin olur. 1911 yılında Hacı Bekir şekerlerinin uluslararası şöhreti bir başka boyuta taşınarak Kahire ve İskenderiye’de iki mağaza daha açılır.Ali Muhiddin Beyin vefatının ardından işleri dördüncü kuşağı temsil eden ailenin damadı Doğan Şahin devralır. 2015 yılında aileyi beşinci kuşağı temsil eden Nazlı İmre ve Emine Hande Celalyan’a devreder. Şuanda markayı 5 ve 6. kuşak temsil etmektedir.